Bitkilerin yaşam tarzından yansıyan mucizeler (1)

Mehmet Aksoy Köşe Yazısı

Gündem 12.05.2023 15:02:00 0
Bitkilerin yaşam tarzından yansıyan mucizeler (1)

 Bu günkü yazıda bitkiler (nebatat) üzerinde bir nebzecik çalışalım, bir araştırma yapalım istedim.
  
 Bu kâinat kitabının; bitkiler sahifesine bir pencere açıp baktığımda; bir takım gizemleri ile beraber, başlı başına sonsuz bir âlem olduğunu gördüm.O pencereden seyrederken; Hz. Peygamber'ın, "Ben ilim şehriyım, Ali ise o ilim beldesinın kapısıdır." Dediği; üstüne âlim olmayan Hz. Ali'nın şu sözünü hatıra getirdi ki: "Eğer bilmediklerım ayağımın altına girseydi, başım göklere değerdi." Demiş.
   
   Yine Sokrat'ın: "Bildiğim bir şey varsa, o da hiç bir şey bilmediğimdır." Sözünün gerçekliğinden hareketle; bu kadar okumaya ve araştırmaya meraklı birisi olarak; kâinattaki ve dünyadaki varlıklardan ve cereyan eden bunca hikmetli ve esrarlı faaliyetlerden ne kadar bihaber olduğumuzu yakinen anladım. Bu meyanda bildiklerimin, bilmediklerımın yanında sıfir (0)'a çok yakın olduğunu da ayrıca idrâk ettım.

   Baharın gelmesi ve havaya, suya ve toprağa cemrelerin düşmesi ile beraber, dağların zirvesinden erimeye başlayan karlar, ovalara, vadilere doğru rahmetin yürüdüğü, çayların ve ırmakların gür sesiyle çagladığı, vecde gelip gürül gürül aktığı mevsimdir bahar.
   Kurumuş, ölmüş toprağın üstünü kaplayan çayırlar, bir halı misâlı serilmiş yemyeşil çimenler; ak papatya, sarı nergis, mavi menekşe, gelincikler, , renk renk lâleler, çiçekler, uçuşan kelebekler, böcekler, adeta âlemin yeniden dirilişini müjdelemekte ve bütün tabiatı; huzur veren, mutluluk telkin eden, bir oksijen deposuna dönüştürür bahar.
  
  "Yeryüzünü sofra-i nimet, bahar mevsimini de bir deste çiçek yapan Cevvad-ı Kerime, bir baharı halk etmek, bir çiçek kadar kolaydır."(1) Yani bir çiçeği yaratan, ancak bütün şa'şasiyla baharı da helkedendir.
   
   Bütün varlıklara ve özellikle bahara, gözü açık bir nazarla bakmak, kalbi hüşyar, zihni canlı tutmak, gafletten uzak, her şeyi en güzel şekliyle yaratan, güzellikleri göz kamaştıran, baharı binlerle renge boyayan, buram buram kokan o nefis kokuları derc eden, değişik meyve ve taamları binlerce tadlar ile donatarak bize sunan "gizli el"'i düşünmeli, tanımalı ve mükemmel bir şükür ile takdir etmeli ve perestiş etmelidir.

   Gel arkadaş!
   Hep beraber; yeryüzüne canlılık bahşeden şu bereketli Nisan ayı ile beraber, bulutların gökyüzüne, gökyüzünün yeryüzüne rahmet olarak indirilen yağmura, yağmurun hasret kaldığı topraklar; toprakların iştiyakla kucaklaşmayı beklediği yeşilin binler tonuyla cenneti hatırlatan ağaçlara; ağaçlardan filizlenen tomurcuklara, tomurcuklardan çiçeklere ve çiçeklerin güleçyüzlü meyvelere inkilâp etmesine; zaman, zemin ve zerreden arşa kadar uzanan herbir şeydeki, muntazan ve mevzun (ölçülü) renk renk, agenk ahenk, nakış nakış, ilmek ilmek dokunuşuna ve diğer nihayetsız güzelliklerle bezenen dünya'nın bu görkemli dirilişine tefekkürle, ibretle bakalım ve çok anlamlı dersler çıkaralım.

   Bu muhteşem doğanın canlanmasına ve can alıcı bahar mevsimine Allâh, Âyet-i  Kerime'de, insanları uyararak nazarlarını celbeder ve iki gözle değil, belki de binler gözlerle bakılmasını talep eder. "Şimdi Allâh'in rahmet eserlerine bir bak! Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor.(Aynen bunun gibi) şüphesiz ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her şeye kadirdır."(2) diye buyurmaktadır

   Bıtkiler dünyasına bir âlem demiştik. Ankara Üniversitesinden, Fen Fakültesinde okuyan bir arkadaşım vardı. Bitkiler üzerine çalışmalar yaptığını biliyordum. Konuya dair kendisinden bilgilenmek istedım. Ancak kendisinın BAKTERİYOLOJİ VE VE BAKTERİ GENETİĞİ üzerine akademik uzman, Profesör olduğunu ifade etti.

   Biyoloji bilim dalına baktım. Bunun da bir çok bilim dalına ve alt  bilim dallarına ayrıldığını müşahede ettim.
   BOTANİK; bitkileri inceliyen ana bilim dalıdır. Bunun da, BİNLERCE ana bilim dalı altında inceleme yaptığı görülmektedır.
   Örnek olarak:
   Tohumlu Bitkiler,
   Tohumsuz Bitkiler,
   Bitki Morfolojisi ve Anatomisi,
   Bitki Sistematiği,
   Bitki Ekolojisi,
   Bitki Genetiği,
   Bitki Coğrafyası,
   Bitki Fizyolojisi,
   Bitki Biyokimyası,
   Bitki Embiriyolojisi,
   Tıbbi Bitkiler,
   Süs Bitkileri,
   Bitki Besleme gibi başlı başına önemli dallar.
   Bitki Yetiştiriciliği ve bitki hastalıkları gibi bilim dalları ise, ziraatçıları ilgilendirmektedır.
   Bu ve bunlara benzer bitkileri inceleyen bilim dallarının, dünyanın her yerinde, üniversitelerde kürsüleri mevcuttur. İlgili konulara dair akademisyenler, öğretim görevlileri öğrencilerine dersler vermekte ve araştırmalarına devam etmektedirler. 
   İlim ve teknoloji inkişaf ettikçe, bitkilerin bilinmeyen mucizevî tarafları da gittikçe su yüzüne çıkmaktadır. Aynen insan vücudunun mekânizmasında olduğu gibi.

   Şu âyetlerde; Allâh Te'ala bitkilerın hikmet ve faydalarına ve üzerinde çok düşünülmesine ve ne kadar hayatî öneme sahip olduklarına dair dikkatleri çeker. Ve şöyle buyuruyor: 
   "Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar serpiştirmiş ve orada seyrine doyum olmayan her türden bitki yetiştirmişız."(3)       "( Bu bitkiler) Hakka yönelen her kulun gözünü, gönlünü açar. Yaratanın gücünü hatırlatır, ona ders verir. Bir de gök yuzünden mübarek çok faydalı bir su indirip onunla bağlar, bahçeler, biçilecek daneler, uzun boylu hurma ağaçları bitirmekteyiz (yeşermekteyiz).(4) 
   "Bütün bunları, kullara rızık olsun diye (yaratmaktayız) Onunla ölü bir beldeye hayat vermekteyiz. İşte yeniden dirilme de böyledir." (5) buyurmuştur.

   "İnsan yediklerine bir baksın!"(6) 
   Bediüzzaman, bunca nimet ve ta'amları ihsan eden yüce Rabbimizin bizden ücret olarak üç şey istediğini beyan eder.
   Bunlar: "Zikir, fikir ve şukürdür." Yani başta "Bismillâh" diyerek, Allâh'in adıyla başlamak zikirdır. Ikincisi: O nimetlere manay-ı harfiyle bakmak, yani o taamların arkasında, bizlere ikram eden hakiki mun'imi görmek, bilmek, tanımak ve tefekkür etmek suretiyle yemektır. Şükür ise: O yemeklerin sonunda  "el-Hamdulıllâh" diyerek Allâh'a hamd-u senada bulunarak, teşekkür etmektır. Bizlere verilen bir çiçeğe teşekkür ediyoruz.Dığer yandan bunca sayısız nimetlere karşılık, Allâh'a gönülden samimi bir teşekkür etmek çok mudur?

   Âyetin devamında, Allâh Te'ala; "Şöyleki: Yağmurlar yağdırdık, sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sik ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar yeşertik (bitirdik). Bütün bunlar, sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir."(7) buyurarak, yerde biten nimetlerın amaç ve mahiyetlerine dikkatle ve düşunerek bakmamızı ister.

   Konumuzla ilgili olarak, diğer bir Âyet-Kerimede şu ifadeleri görüyoruz: "O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye ( yerden) ceşitli ürünler çıkardı. Artık bile bile Allah'a şirk koşmayın."(8) Ve âyetin devamında; "O(cc), yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı."(9)  
   Daha önce Allâh, "Yeryüzünde ve göklerde" ve "Gece ile gündüzü" ve "Ay ile Güneşi" "Emrinize ve hizmetinize sunduk." Diye buyurduğu âyetleri dile getirmiştık. Burada ise; yerde ne varsa sizin için yarattı denilmektedır. Yani sizin için yaratmakla kalmıyarak, ayrıca boyun eğdirip, emrinize vererek musahhar etti, denilmektedır.

   Hayatımızın devamı için, her saniye teneffüs ettiğimiz oksijenin kaynağı bitkilerdır. Yani bitkiler olmazsa, insanlar dahil hiç bir hayvan, hiç bir canlı yeryüzünde yaşıyamazdı. 
   Bitkiler üzerinde fikrî seyahata devam edeceğiz.

   Bilgi, insanı tereddütten, iyilık acı çekmekten, kararlı olmak korkulardan kurtarır.

    "Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur."
                                                           Necip Fazıl

    "Durmak ölüm, taklit uşaklıktır, çalışmak ve yetişmek ise, hayat ve hürriyettır."   L. Y. Rauke

    "Âlim ölse de yaşar, cahil ise yaşarken ölüdür."
                                                               Hz.Ali

 


Dip notlar:

(1) Sözler s.72
(2) Rum 30/50
(3) Kaf 50/7
(4) Kaf 50/8-9
(5) Kaf 50/11
(6) Abese 80/24
(7) Abese 80/25..32
(8) Bakara 2/22 
(9) Bakara 2/29