Çağın Hastalığı: Ekran bağımlılığı

Psikolojik Danışman / Pedagog – Mustafa Kurtay

13.09.2022 09:04:00 0
Çağın Hastalığı: Ekran bağımlılığı

Bugün cep telefonuyla birazca yakın olan insan, günde 5000'den fazla kez telefonuna dokunuyor. Bu böyle bir hale geliyor ki, telefon artık hayatımızın en büyük bağımlılıklarından birisi olup ,bu bağımlılığı yaşayan insanların birçoğu maalesefki bundan haberdar bile değil. Sadece vakit geçirdiğini düşünmekte. Ama bu vakit geçirdiğimiz şey; hayatı ,ilişkileri kaçırmamıza ve hatta başarısız olmamıza neden olmaktadır. 
Bu haftaki köşe yazımda teknoloji bağımlılığından kurtulma yolları ve sorun alanlarının neler olduğuna değineceğim. Teknoloji , hepimizin bildiği gibi hayatımızın her alanına girmiş durumda çığ gibi etkisi giderek artmaktadır. Teknolojik cihazların hayatımıza girmesiyle yaşam alışkanlıklaramızda, davranışlarımızda bunun sonucunda dramatik değişiklikler göstermeye başladı. Aslında akıllı telefonların gelişmesi ve bu uygulamaların çoğalmasıyla bambaşka alışkanlıklar da hayatımıza girdi ve bunlardan çoğu ilk görünümde yaşamı çok kolaylaştıran, hayatımıza bir çırpıda yenilikler katan alışkanlıklar gibi görünse de bir de madalyonun öteki yüzü var. Biraz karanlık, sıkıntılı tarafı var. Buda da bağımlılıkla ilgili davranış sorunlarını bazen klinik düzeye kadar çıkan, bağımlılık davranışlarını ortaya çıkarabilmektedir. Özellikle tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 teknoloji ile ilişkimiz , bir başka merhaleye dönüştü. Evden çalışmalar, uzaktan yapılan iletişim, sınavlar, eğitimler alışkanlıklarımıza daha da bir etki yaptı. İnternetin, teknolojinin getirmiş olduğu davranışsal bağımlılık sorunlarından birkaçına değinmekte fayda var.
Teknolojik bağımlılıklarda bir sorun alanı İnternet Alışveriş Bağımlılığı. Bu biraz masum gibi görünse de hepimiz neredeyse internetten alışveriş yapmaya başladık. Bir çok alanda internetin sağladığı kolaylıkları kullanmaktayız. Ancak bazen özellikle kadın bireylerde daha sık görülmekle birlikte interneteki alışveriş imkanlarını, ortaya çıkan olasılıklar, onu daha ucuz alabilir miyim ile başlayan bir heyecan döngüsü…
Bazen uzun saatler, basit bir alışveriş için bir 1-1,5 saat zaman kaybetmesi sorun olabilmektedir.
Bir diğer önemli ve geniş olan teknolojik sorun alanı ise Siber-Seks Bağımlılığı. Buda çok ulaşılabilir hale geldiği için özellikle ergenlik çağından başlayarak, bazen erişkinlikleri onların özel, cinsel hayatlarını karıştıracak kadar bir dürtüsel olarak saatlerce, internetin başında pornografik materyali izleyerek zaman geçirmelerine yol açabiliyor.
Belki de en önemlisi teknolojide bir bağımlılık sorunu olan Sosyal Medya Bağımlılığı diyebiliriz. Sosyal medya, çok tartışılan bir konu. İnsanların az-çok tanıdıkları, bir bağ içinde oldukları bir dünya. Başkalarının yaşamlarının izleyicisi olmak, orada onların yaptıklarına pasif kullanıcı olmak denilebilir. Yani orada paylaşımdan ziyade diğer insanlar hafta sonları nereye gitmiş, ne yemişler, kimlerle gitmişler, ne giymişler?.. Burada tabii ki çığ gibi büyüyen ticari amaçla çok ilgi çeken, hayatlarında ekspoze eden insanlara çok zamanlar ayırıp, çok değerli, nitelikli işler yapacakken bunları uzaktan elindeki telefonla izleyerek günlerce vaktini heba eden insanlardan bahsediyorum.
Psikolojinin evrensel bir kavramı vardır. Bir davranışın sorun olması için yaşam kalitesini bozan bir nitelikte olması gerekir. Yani bu bahsettiğim tüm bağımlılıklar, eğer ki o insan aile hayatını, dostları ile olan ilişkisini, meslek alanında verimliliğini, onun kendine olan saygısını kötü etkilemiyorsa bir sorundan bahsetmek doğru olmaz.
Özetle; teknolojiyi çok kullanıyor olmak, bir problem olduğu anlamına asla gelmez. Çünkü bazı insanlar işleri gereği bunu çok kullanmaktadır. Örneğin; yazılımcılar , bankacılar gibi.
Sen çok kullanıyorsun sen de problem var denemez. O insan için dürtüsel bir takım sorunlar varsa bundan bahsetilebilir.
Özellikle aileler çocuğun ne zaman ekran başına geçtiğini, ne zaman karşılaşması gerektiğini bilmiyorlar. Bir toplumsal bilgi eksikliği söz konusu.Öncelikle bunu gidermek gerekir.
Erken yaştaki çocukların, erken yaşta teknoloji kullanımı ile ilgili olarak mutlaka bebeğinin çok donanımlı olması ve bu konuda sınırlarının çok net olması gerekmektedir. Yanlış bir alışkanlık geliştirilmesinin önüne geçilmesi gerekir. 
Gençlerimiz de hayatı yakalamak zorundalar. O anlamda idealleri olan, kendisine bir şeyler katmak isteyen gençlerin masa başında oturup, ben çok keyif alıyorum deyip 5-6 saat oyun oynamalarına aklım almıyor. O kadar çok şey varki, keşke dememiz gerekiyor. Siz gençler, sosyal sorumluluk anlamında, topluma hizmet anlamında yapacağınız o kadar çok şey , o kadar büyük enerjiniz var ki ...
Hepimizin bir uyanış içinde olması gerekiyor. O uyanış da şu: bizler teknolojik aletleri, internet, sosyal medyayı vs. hayatımızın ana merkezinden çıkardığımız zaman, bu işten kurtuluruz.
Gençler ve yetişkinler için, İnsanların kendi hayat gündemlerini kendi önceliklerini kaçırmayıp, kendi kontrollerini kimse bırakmadan, kendilerini teknoloji kullanımı ile ele almaları çok aydınlatıcı ve özet olacaktır.