Mardin Müftülüğü bölgede cereyan eden Kan davalarına dikkat çekmek amacıyla panel düzenledi.
Mardin Valiliği`nce düzenlenen ve İl Müftülüğü tarafından organize edilerek, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce Sosyal Destek (SODES) Programı kapsamında desteklenen "Mardin`in Kanayan Yarası: Kan Davaları" projesi kapsamında düzenlenen panel büyük ilgi gördü.
Mardin Müftülüğü Konferans Salonunda düzenlenen ve yoğun bir katılım görerek salonun hınca hınç doldurduğu salonda katılımcı akademisyenler, Kan davalarının toplumun artık çok büyük bir kesimi tarafından da ayıplandığının altını çizdiler. Mardin Valisi Dr Ahmet Cengiz`in il dışşında olması nedeniyle programda kanuşan Mardin Vali Yardımcısı Ali Ekram Tuna yaşanan kan davalarının Mardin`in kanayan yarası olduğunu söyledi.
Vali yardımcısı Ali İkram Tuna, şöyle konuştu:
"Kan davaları malesef günümüzün de kanayan yarası olarak ve bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Kan davaları hem çok günah, hem ayıp, hem de suç olarak tanımlanan bir olgu olmasına rağmen hala varlığını devam ettiriyor. Bu yüzden bunu çok iyi tanımlamamız gerekiyor. Bundan sonra televizyonda gözü yaşlı geride kalmışları, çocukları, eşleri görmek istemiyoruz. Bu hepimizi üzer. Hele hele artık Mardin gibi dünyaya açılan bir kentte bu tür örnekleri görmek bizleri daha da üzecektir."
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Mustafa Peltek ise insanlığın, masum insanların dahi katledildiği kan davaları gibi ilkel bir adetten kurtarılması gerektiğini anlatarak, proje kapsamında çeşitli programların devam edeceğini bildirdi.
Panele konuşmacı olarak katılan AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi de olan Prof. Dr. Mazhar Bağlı, bir bölge insanı olarak geçmişte kendi akrabalarının da kan davalarının bulunduğunu ancak meseleyi konuşarak, diyalog kurarak çözdüklerini paylaştı.
Kan dökmenin çok eskiye dayandığını, ilk insandan bu yana devam ettiğini vurgulayan Bağlı, işlenen bir günahın bundan sonra işlenecek bütün günahlardan bir parça aldığını kaydetti.
Bağlı, kan davasının da çok karmaşık bir durum olduğunu, öç alma duygusunun doyurulamayacağını, dolayısıyla ehlileştirilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu coğrafyada bu konu çok hassas. Buradaki pekçok hikayenin anlatılan pekçok destanın içerisinde öcünü almış olan kişiler ile ilgili inanılmaz bir kahramanlık destanı anlatıldığını bilenlerden birisiyim. Geriye baktığımızda ilk kanı akıtan kişinin kıskançlık üzerine kan akıtmış olduğunu ve kendisinin daha makbul bir insan olması gerektiğini düşünmüş. Kıskançlığın özü itibariyle doyurulması mümkün olmayan bir açlık olduğunu bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla öç alma duygusu da doyurulması mümkün olmayan bir duygudur. Ne kadar kişiyi öldürürseniz öldürün o öç alma duygunuz doyurulmayacak. Biz bu öç alma duygunu doyurmayı değil, ehlileştirmeyi düşünmeliyiz. Bunu kontrol altına almayı düşünmeliyiz."
Bağlı, namus cinayetlerini işleyen kişiler ile yaptıkları görüşmelerde bu cinayetleri işleyenlerin pişman olmadığını belirten Bağlı, şöyle devam etti:
"220 kişiyle görüşmeler yaptık. 190`ını değerlendirmeye aldık. Bunların yüzde 68`i hiçbir şekilde pişman olmadıklarını söylüyorlar. Niye pişman olmadıklarına baktığımızda gördük ki, toplum inanılmaz takdir ediyor. Hatta cezaevinde üst ranzalarda yatmak bir itibar meselesidir. Namus cinayeti dolayısıyla cezaevinde bulunanlar asla alt ranzada bulunmazlar. Neredeyse hiç bulaşık yıkamazlar, hiç temizlik işlerinde bulunmazlar. Dolayısıyla halkın arasında sürekli öç alma üzerine kurulu bir kahramanlık hikayesinin kulaktan kulağa dolaştırıldığını biliyorum. En önemli sorunlardan bir tanesi burası."
Dicle Üniversitesi (DÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan ise kan davalarını önlemenin en önemli faktörünün inanç faktörü olduğunu söyledi.
Bir insanı öldürmenin ne kadar büyük bir suç olduğunun öğrenilmesi ve öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Ünalan, şunları kaydetti:
"Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası cehennemdir. Ebediyen o cehennemde kalacak. Allah ona lanet etmiştir, ona büyük bir azap hazırlamıştır. Kur`an-ı Kerim`de bu kadar ağır ifadelerin kullanıldığı başka bir suç bulunmamaktadır. Onun için insan önce bir insanı öldürmenin ne kadar vahim bir suç olduğunu bilmesi gerekir."