Sivas'ın Kangal ilçesinde "doktor balıklar" olarak adlandırılan balıklarıyla sağlık turizmi açısından önemli bir merkez olan kaplıca, özellikle sedef hastalığına çare arayanlar tarafından tercih ediliyor.
İl merkezine 98 kilometre uzaklıktaki Kangal Balıklı Kaplıca'da sedef hastaları başta olmak üzere yurt içi ve dışından çok sayıda kişi şifa arıyor.
Yaklaşık 37 derece sıcaklıktaki suda yaşayan binlerce küçük balık, sivilce ve yara kabuklarını yiyerek deriyle kaplıca suyunun temasını artırıyor. Romatizma, kırık ve çıkık ile sinir, deri ve böbrek hastalıklarına da olumlu etkileri bulunduğu belirtilen kaplıcanın, özelikle sedef hastalığına iyi geldiği söyleniyor.
Kaplıca, Talasso ve Kür Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Kangal Balıklı Kaplıca'nın işletmecisi Fuat Ünsal, AA muhabirine, dünyanın her ülkesinden insanların kaplıcaya gelerek tedavi olduğunu söyledi.
Kaplıcanın sedef hastalıklarının tedavisi için önemli bir merkez olduğunu vurgulayan Ünsal, "Kaplıcamız 12 ay açık ve tedavi olma imkanı var, yaz aylarında daha kalabalık olur. Kaplıcamızın suyu selenyum ile magnezyum açısından zengindir." diye konuştu.
Ünsal, otelde tedavi havuzları başta olmak üzere her türlü sosyal donatının mevcut olduğunu dile getirdi.
Kaplıca hemşiresi Büşra Türel ise kaplıcada doktorlar tarafından önerilen tedavi sürecinin 21 gün olduğunu aktardı.
Hastaların yüzde 90 olumlu sonuçla kaplıcadan ayrıldığını belirten Türel, tesisteki 8 havuzun 4'ünün tedavi amaçlı olduğunu ifade etti.
"Balıkların dişleri yoktur, vantuzlayarak cildi temizlerler"
Türel, hastaların günlük 8 saat havuzda tedavi olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
"Havuzdaki suyun sıcaklığı 37 derece, vücut ısısında. İçerisinde selenyum ve silisyum mineralleri bulunmakta. Selenyum vücuttaki zehirli maddelerin atılmasını kolaylaştırır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve en önemlisi de hücrelerin ve dokuların yenilenmesini sağlar. Havuzda bulunan balıklar vücuttaki ölü derilerin ve kabukların vantuz yöntemiyle temizlemesini sağlar. Balıkların dişleri kesinlikle yok, vantuzlayarak temizlerler ve ağızlarındaki mukus salgısını da bırakarak tedavi etme özelliğine sahiptirler."
Kaplıcayı tedavi amaçlı tercih eden Recep Apak (68) ise Belçika'da yaşadığını yaklaşık 3 yıldır sedef hastası olduğunu söyledi.
Her türlü tıbbi imkanları denediğini ancak fayda görmediğini aktaran Apak, "Ağrılarım artmıştı, buraya geldim ve 21 gün kaldım. Çok büyük faydasını gördüm. Burası çok değerli bir yer." dedi.
"Yüzde 90 iyileştim"
Bingöl'de eczacılık yapan Abdul Basri İnan da 10 yaşından beri sedef hastası olduğunu dile getirdi.
Kangal Balıklı Kaplıca'ya ilk kez 2014 yılında geldiğini ifade eden İnan, "Daha öncesinde değişik kremler, tedavi yöntemleri denedim, onların hepsi azaltmak yerine hastalığı artırdı. Kaplıcayı internetten araştırırken buldum, ilk geldiğimde 22 gün kalmıştım. Sırt, ayak ve baş bölgemde sedef çoktu, yüzde 90 iyileşmiştim ve çok az kalmıştı. 8 yıl sonra yine geldim, buradaki tedavi yöntemi yan etkisi olmayan, en ideal yöntemdir." değerlendirmesinde bulundu.
Kangal Balıklı Kaplıca'nın sağlık danışmanlığını yapan deri ve zührevi hastalıklar uzmanı Prof. Dr. Sedat Özçelik de merkezde balneoterapi uygulandığına dikkati çekti.
Bu yöntemin dünyanın pek çok yerinde kaplıcalarda yapıldığını kaydeden Özçelik, şöyle konuştu:
"Balneoterapi birçok yerde yapılır ve özellikle sedef gibi hastalıklar tedavi edilir. Kangal Balıklı Kaplıca'yı diğerlerinden farklı kılan özellik ise balıkları, suyunda selenyum bulunması ve 1600 rakımda zengin güneş ışınlarına sahip olması. Bu 3 özelliği burayı diğer kaplıcalardan farklı kılıyor ve tedavide daha iyi sonuçlar alınmasını sağlıyor."
Özçelik, tedavinin her yaş grubuna uygulanabileceğini ve herhangi bir yan etkisinin olmadığını sözlerine ekledi. Anadolu Ajansı