DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçimler öncesi Mardin'de partisinin düzenlediği iftar programına katıldı. İftar programına DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen katıldı. Çok sayıda kişinin katıldığı iftar programında DEVA Partisi'nin Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Abdulkadir Kerimoğlu'nun yanı sıra ilçe belelediye başkan adayları da yer aldı. İftar programını çok sayıda gazeteci de takip etti. İftar saatinin ardından konuşmalar yapıldı.
Program kapsamında DEVA Partisi Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Abdulkadir Kerimoğlu söz aldı. 31 Mart seçimlerinin önemli bir süreç olduğunu kaydeden Kerimoğlu, Mardin'de güçlü adaylarla sahaya indiklerini ve adaylarının halk tarafından teveccüh gördüğünü söyledi. "Daha önce Mardin'i parselleyen iki tane siyasi parti vardı" diyen Kerimoğlu, "Bu iki siyasi parti maalesef, dilimiz ve dinimiz ile ilgili siyaset yürütüp, bu şekilde Mardin'i parsellemişler. Bunlara bir de kayyum eklenince güzel Mardin'imiz bu üçlü kıskacın içine girmiş. Biz DEVA Partisi olarak Allah'ın izniyle bu seçimde Mardin'imizi ve ilçelerimizi elimizden geldiği kadar bu üçlü kıskacın içinden kurtarmaya çalışacağız." dedi.
BABACAN: ÇOK ÇALIŞIYORUZ
Ardından ise, Ali Babacan söz aldı. Konuşmasına "DEVA Partisinin değerli genel merkez kurul üyeleri, değerli il başkanımız, teşkilat mensuplarımız; Sivil toplum kuruluşlarımızın, iş dünyamızın değerli temsilcileri; Kıymetli muhtarlarımız; Soframızı büyüten, bizlere eşlik eden değerli misafirlerimiz; Hanımefendiler, beyefendiler;Mardin İl Teşkilatımızın düzenlediği iftar programımıza hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz" diyeye başlayan Babacan, "Ramazan; büyük sofralarla, kalabalık masalarla güzel. Ramazan; soframızı büyüttükçe, yemeğimizi paylaştıkça bereketli. Rabbim, tüm milletimize, böyle güzel, kalabalık iftar sofraları nasip eylesin" dedi.
Mardin'de hükümete sarı kart gösteren Ali Babacan: Zengin ve özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız
Babacan sözlerine söyle devam etti: "Değerli arkadaşlar; Yerel seçimler yaklaştı; il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle çalıştık, çalışıyoruz. Adaylarımız seçim bölgelerini sokak sokak, ev ev dolaştılar, dolaşmaya devam ediyorlar. Çalmadık kapı bırakmıyorlar. Biliyorsunuz, biz devlet parası harcayan, belediye parası harcayan, büyük bütçeleri olan partilerden değiliz. Yandaş medyamız yok, televizyon kanallarımız, gazetelerimiz yok. Ülkenin ulusal kanalı, halkın vergileriyle finanse edilen TRT kurulduk kurulalı bizi görmezden geliyor.
Peki biz ne yapıyoruz? Çok çalışıyoruz. Evet, çok çalışıyoruz. TRT onlarınsa mahalleler, sokaklar bizim. Belki büyük bütçelerimiz yok ama, seslerini duyurabilmek için canla başla çalışan kadrolarımız var. Bunlardan biri de, Kırşehir Belediye Başkan adayımız. Bayram Yıldız, seçim kampanyası için 200 lirayı temsil eden broşürler bastırmış. 200 lirayla bir zamanlar neler alınabildiğini gösteren broşürler; sokak sokak, mahalle mahalle dolaşıyor. Bu broşürle, bir zamanlar bu ülkenin refah seviyesinin nerelerde olduğunu göstermeye çalıştı insanlara; Ülkenin bolluk dolu, bereket dolu günlerini hatırlatmaya çalıştı. Büyüklerimizin bir lafı vardır; “Kötü komşu insanı ev sahibi yapar” derler, değil mi?
Mardin'de hükümete sarı kart gösteren Ali Babacan: Zengin ve özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız
SOKAK SOKAK ÇALIŞIYORUZ
Basın ambargosu sayesinde, biz de her gün insanlara kendimizi anlatacak, partimizi tanıtacak farklı çalışmalar yapıyoruz. İnsanlara ulaşmak için her yolu deniyor; sokak sokak çalışıyoruz. 31 Mart’a kadar durmak yok. Kimsenin şüphesi olmasın: DEVA kadroları, her türlü imkânsızlığa rağmen, insanlara o bolluk bereket dolu günleri; o bereketli Ramazan sofralarını hatırlatmaya devam ediyor.
Mardin'de hükümete sarı kart gösteren Ali Babacan: Zengin ve özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız
200 LİRA İLE 2009'DA NELER YAPILABİLDİĞİNİ ANLATTI
Değerli arkadaşlar, Ülkemizde “Rahat geçinebiliyorum, benim bir sorunum yok” diyen insan neredeyse kalmadı. Asgari ücretlisi de geçinemiyor, emeklisi de geçinemiyor. Memuru da geçinemiyor, esnafı da. Çiftçisi de geçinemiyor, işçisi de. Öğrencisi de geçinemiyor, işletmecisi de. Ev almak, araba almak çoğumuz için hayal oldu. İnsanlar alacakları peynirin, zeytinin hesabını yapıyor: Arkadaşlar, ilköğretim çağında bize ne öğrettiler? Türkiye misafirperver bir ülkedir dediler, değil mi? Gidilen bir evde, yemek yemeden kalkılmaz dediler, değil mi? Bugün insanlar, iftara birilerini çağırırken iki kere düşünüyor.
Haksız mıyım?
Mardin'de hükümete sarı kart gösteren Ali Babacan: Zengin ve özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız
Markete, pazara giden herkes görüyor; Küçük bir tereyağı, 250 gramlık küçük paketler, 70-80 lira. İnsanlar artık kırmızı eti geçtim, tavuk eti bile alamıyor. İnsanlar birbirinden uzaklaşıyor. Beraberce vakit geçirmek zorlaşıyor. “Nerde o eski Ramazanlar” derlerdi ya büyüklerimiz; tam da öyle. Nerde o eski Ramazan sofraları, nerede o bolluk, bereket?
Biliyorsunuz, biz ”eşit vatandaşlık” diyerek yola çıktık. İktidar, meseleyi yanlış anladı; herkesi yoksullukta eşitledi. Bugün bir aile, komşusunu yemeğe çağırsa, akrabalarına bir sofra kursa; bütçesi sarsılıyor.
10 kişilik bir iftar sofrası, hele bir de kırmızı et ya da tavuk eti varsa içinde; dünyanın parası. Önceden, insanlar ramazan paketleri alır, ihtiyacı olanlara verirlerdi. Artık Ramazan paketlerinin yanlarına yanaşılmıyor; Ramazan paketlerinin bile ucuzları çıktı; içinde süt olmayan Ramazan paketleri. Onları bile küçülttüler, onları bile enflasyona uydurdular. Küçücük Ramazan paketler, bile 350-400 lira. Fakat madem Kırşehir’den Bayram kardeşimiz bizlere hatırlattı, gelin sizlerle 2009 yılına, 200 liranın ilk çıktığı tarihe gidelim.
Mardin'de hükümete sarı kart gösteren Ali Babacan: Zengin ve özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız
2009’un Ocak ayına gidelim. Orada, bu Ramazan soframız için bir alışveriş yapalım. Bir Ramazan paketi oluşturalım. Bakalım ne kadar tutacak:
Yemeklerin olmazsa olmazı, 1 litre ayçiçek yağı koyalım paketimize. 1 kilo pirinç, 1 paket makarna, 1 litre süt ekleyelim. Yemek sonrası çaysız olmaz. 1 paket çay, 1 kilo şeker koyalım paketimize. Yeter mi? Yetmez. Şimdilerde 200 liranın tek başına alamadığı, 1 kilogram peyniri de ekleyelim. Yeter mi? Yetmez. Eee 2009’un 200 lirası bu. Kolay kolay bitmez arkadaşlar. 2009’un sofrası bu: Etsiz olmaz. 1 kilogram da kuzu eti alalım. Kaç para tuttu arkadaşlar? (…) Tahmin edin. Hayır, 200 lira değil. 2009’un 200 lirası bu, kolay kolay bitmez.
Neler aldık? Şöyle bir sayalım mı? Ayçiçek yağı aldık; çay, şeker, pirinç, makarna, süt aldık; 1 kilogram beyaz peynir aldık; 1 kilogram da kuzu eti aldık. Ben söyleyeyim: 50 lira 88 kuruş tuttu. Kuzu eti ekledik, yine de 50 lira tuttu arkadaşlar. 200 lirayı bitiremedik. Ramazan’ın bereketli günleri, işte böyleydi. 200 liraya 5 gram altının; 40 litre Ayçiçek yağının alındığı günler. Şimdilerde 6 buçuk dolar etmeyen 200 liranın, 134 dolar ettiği günler;
KALABALIK SOFRALARI BİRLİKTE KURACAĞIZ
İnsanların maaşlarıyla birikim yapabildiği; O birikimle ev, araba alma hayali kurabildikleri günler. İnsanların evine korkmadan misafir çağırabildikleri; emeklilerimizin kiralarını ödeyebildikleri, et sıralarına, ekmek sıralarına mahkûm olmadığı günler; Sofraların kalabalık, yüzlerin güleç, dertlerin az olduğu günler. İnşallah, o günlere hep birlikte, çok çalışarak tekrar ulaşacağız arkadaşlar. Kimsenin şüphesi olmasın; Önce yerel seçimlerde iktidara sarı kartı göstereceğiz; Sonra o kalabalık sofraları, buradaki gibi kalabalık sofraları; Herkesin, her ailenin iftarlara korkmadan misafir çağırabildiği kalabalık sofraları birlikte kuracağız.
HELAL HARAM BİRBİRİNE KARIŞTI
Değerli arkadaşlar; Ekonomik gidişatın maalesef sosyal sonuçları da oluyor: Her türlü yasadışı kumar, fuhuş ve bahisler memlekette tavan yaptı. Gayri meşru olup olmadığına bakmaksızın hızla zengin olma, köşeyi dönme anlayışı yaygınlaştı. Helal nedir, haram nedir, hızla birbirine karışıyor. “Alın teriyle kazanmak”, “helalinden kazanmak” kavramları artık unutuluyor. Toplumumuzun dokusu, bu kötü yönetim ve ekonomik sebeplerle çürüyor. Evet, son yıllarda Erdoğan’ın ülkeyi sürüklediği tablo bu.
Mardin'de hükümete sarı kart gösteren Ali Babacan: Zengin ve özgür bir ülkeyi birlikte kuracağız
ZENGİN VE ÖZGÜR BİR TÜRKİYE KURACAĞIZ
Tüm bunlara şahidiz arkadaşlar, ama umutsuz da değiliz. Asla umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Bu büyük ve güzel ülkemiz için hep beraber çalışmaya devam edeceğiz. Sofralarımız büyüsün, bereketli günlerine kavuşsun diye il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle çalışacağız. İnşallah, bu günleri hep birlikte, dayanışma içinde, çözüm üreterek, siyaset üreterek, çalışarak atlatacağız. Çocuklarımıza zengin ve özgür bir Türkiye bırakacağız.
Değerli arkadaşlar; Allah tüm milletimize ekmeğimizi paylaşacak Ramazan sofraları nasip etsin; tuttuğumuz oruçları kabul etsin; Tüm bu duygular içerisinde Ramazan’ınızı tekrar tebrik ediyor, bir kez daha soframızı büyüttüğünüz için teşekkür ediyorum."