Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mardin`de `Kadının Değişen ve Gelişen Konumu` toplantısına katıldı. Davutoğlu, Anadolu kültürünün kadına saygı üzerinde kurulduğunu belirterek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla çok önemli bir mekânda olduklarını söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Mardin ruhumuza, tarihimize, kimliğimize hitap eden çok özel bir şehir. Mardin`e hep gıpta etmişimdir. Bu şehri yaşatmak lazımdır. Burada kadim ile birlikte bizim kültürümüzdeki kadının yerinden bahsetmek istiyorum. Mardin`de yaşamak başlı başına bir ayrıcalıktır. Bu şehri gelecek nesillere birikimiyle aktarmak lazım. Şehrin estetiği nasıl mimari ise insanın estetiği de ahlaktır. Ahlakı da insanlara yerleştiren kadınlardır. Kadınlar olmasaydı kültürel sürekliliğimiz olmazdı. Bu kadim şehirden söylüyorum, bizim kültürümüz kadına saygı üzerine kurulmuştur.” dedi.
Çözüm sürecine değinen Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Çözüm süreci üzerinden sağlanan kardeşlik ortamı bugün zamanın ruhunu oluşturan kardeşliktir. Kardeşlerin eşlerin acı çekmemesi için biz yıllarca süren bir çaba ile buna çözüm süreci dedik. Mardin diliyle 7 bin yıl, 7 farklı dil, 7 farklı kültürün yaşadığı Mardin`den bu topraklardaki çeşitlilik bizim zenginliğimiz dedik. Türkiye`nin birliği beraberliği ile yola çıktık. Hep birlikte Türkiye`yiz biz kardeşiz. Dili mukaddes kılan dilin kendisi kadar özü ve muhtevası barışa çağırmasıdır.” diye konuştu.
Çözüm süreci kapsamında silahların bırakılma çağrısının çok önemli bir aşamaya geldiğini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bugünlerde çözüm süreci silahların bırakılması çağrısıyla çok önemli bir aşamaya gelmiştir. Türkiye`de analar ağlamasın diye başlattığımız çözüm süreci çok önemli bir dönemece gelmiştir. Kardeşlik projesine sahip çıkmanızı istiyorum. 30 yıldır acı haberlerle dağlanan ana yüreklerinin bir daha dağlanmaması için biz devlet olarak, hükümet olarak her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz. Ben, bir baba olarak bu toprakların bir çocuğu olarak bu gün şu veya bu şekilde karşı karşıya getirilen gençlerin masum olduğuna inanıyorum. Onları karşı karşıya getirmek isteyen kim varsa Türkiye`de kardeşliği bozacak şekilde davranan kim varsa, işte o bu toprağa Mardin`e ve bütün Anadolu’ya ihanet etmektedir. Şuan doğan bebekler 20 yıl sonra ya kardeş olacaklar ya düşman olacaklar, bizim takip ettiğimiz politika ile bunların kardeş olması için çabalıyoruz. Biz tarihi bir beşikte olduğumuza inanıyoruz. Bağrıma sarılan bir şehit annesinin ağlaması ile Diyarbakırlı annenin Ankara`da gözümün önünde ağladığını aynı duygular ile yaşadım. Eğer onlar önünde bir ayrım gözetirsek bu makamlar bize haram olsun. Diyarbakırlı annenin acısını Konyalı annenin acısından farklı hissettiysek bu hayat bize haram olsun. Onun için Mardin`de kadınlara seslenmek istedim. Birileri bu topraklardaki çocukları bir birine düşürecekse onların karşısında duracak olanlar onların anneleridir, o annelere selam olsun. Bu kadınlardan biri birkaç ay önce Ankara`ya gelmişti oğlundan haber alamıyordu. Geçtiğimiz günlerde bana bir davetiye gönderdi Ramazan eve dönmüştü şimdi düğünü var düğününe davet ediyor. O kahraman Diyarbakır annelerini selamlıyorum. Onlar bu topraklardaki çözümün kardeşliğin garantörleridir. Bunun için biz silahları bırakma açıklamasını teknik bir görüşme sonucunda yapılan açıklama olarak görmüyoruz. Bu çağrıyı yapanlar gerçek anlamda bu açıklamaya sahip çıkarsa, silahların yerine diller, gönüller, zihinler konuşmaya başlar. Silahların konuştuğu Türkiye`de ise diller susar, gönüller susar ve o susan gönüllerden annelerin çığlıkları yükselir. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Türk ve Kürt Sünni ve alevi bütün anneler buna sahip çıkacağız. 8 Mart`tan 21 Mart`a bu güzel baharı kardeşlik olarak geçirelim. İslam merhamet dinidir. Yeni bir dünya yeni bir Mardin yeni bir Mezopotamya yeni bir Türkiye inşa edeceğiz. Bu toprakları bataklık haline getirenlere karşı Mardin`den kadim kültürümüzün sesini yükselteceğiz. Muhalefete sesleniyorum, bu çözüm süreci kendi istikameti ile yürümesi için el ele verelim. Mecliste guruba bulunan partilerin kadın milletvekilleri ortak bir mesaj verse ne güzel olurdu.”
"Silahlar sustuğunda zihinler, diller, gönüller konuşmaya başlar, zihinlerin konuştuğu yer parlamentodur.” diyen Davutoğlu, “Meydanlardır toplantı ve gösteri yaparak fikirler söylenir. Hiçbir zaman sokakları karıştırmayan Mardinliler, 6-7 Ekim olaylarında kardeşliğe ihanet eden şiddet olaylarını gördüler. Mardin`den sesleniyorum; ne gerekçe ile olursa olsun tekrar şiddeti hakim kılmak isteyenlere karşı el ele vermeliyiz. Onlara karşı öne çıkınız şehirlerinize sahip çıkınız. Bu kadim topraklarda kimse bu şehirlerin yıkılmasına olumlu nazarla bakmayacaktır. Bizim tedbirimiz şiddet dilinin olmaması içindir. Siyaset üzerinden her şeyin konuşulması için gelin sadece siyaset, özgürlük, barışı konuşalım ama hiçbir şekilde bir daha silaha ve şiddete yönelik tavır alanlara izin vermeyelim.” dedi.
Ana muhalefetin dillendirdiği parti kapatmaya yönelik bir açıklama yapmak istediğini ifade eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Demokratik siyasetin olduğu yerde parti kapatma olmaz. Biz AK Parti olarak her zaman utanç verici kapatma ile karşı karşıya olan bir parti olarak partilerin halk tarafından açılıp halk tarafından kapatılacağına inananlarız. Ama mademki böyle bir kaygı var bir çağrıda bulunuyorum. Hemen yarın gelin hep beraber bir anayasa değişikliği ile parti kapatmayı imkansız hale getirelim. 2010`da biz anayasa reformu yaparken diğer partiler destek vermediği için parti kapatmaları referanduma sunamamıştık. Böyle bir kaygınız varsa gelin 2-3 saatte biter bu iş. Hepimiz 550 milletvekilliği ile bu işi oylayıp kabul edelim. Burudan Kılıçdarağlu`na sesleniyorum gelin yapalım bunu. Ama bunu yapmıyorsanız mağduriyet edebiyatı yaparsanız biz de halka deriz ki bizim bu teklifimize onlar yanaşmadı. Hiçbir partinin kapatılmasına rıza göstermeyiz onlarla birlikte demokrasi mücadelesi veririz.” diye konuştu.
Kadınlara yönelik şiddette Özgecan’ın bir simge olduğunu belirten Davutoğlu, “Ama Özgecan kızımızın katledilmesinin ardından asıl simge olan Mehmet Aslan`a selam gönderiyorum. Biz bu çerçevede kadına yönelik şiddet konusunda bütün halkı seferberliğe çağırıyoruz. Hangi gerekçeyle olursa olsun hiçbir şekilde kadına şiddeti kabul etmeyiz. Rahmetli anam söylerdi, `Erkeğin kötüsü kadına, kadının kötüsü çocuğa el uzatır`. En namert erkek zayıf kadına el uzatan erkektir. Merhamet ve muhabbet ortamında yetişen çocuk daha sonra görev aldığında görevinde halka merhametli davranır. Kadınlarımıza dönük olarak AK Parti iktidarları döneminde öyle kampanyalar başlattık ki bu kampanyalar kadına bakışı değiştirdi. Hiçbir şekilde bizim değerlerimiz şiddet öngörmez.” dedi.