Midyat´ta aile hekimliğinden oruç tutanlara yönelik açıklamalar geldi. Orucun uhrevi ve fizyolojik olarak faydasını anlatan sağlıkçılar, özellikle sahur ve iftarda yapılması gerekenler ile anne adayları ve annelere önemli tavsiyelerde bulundular.
Ramazan ayının gelmesiyle çok farklı şikayetlerle hasta gelmediğini belirten, Doktor Mehmet Kılıçaslan, mide şikayetleri ile gelen hastaların sayısının da yok denecek kadar az olduğunu söyledi.
Hamile ve emzikli kadınların oruç tutmalarıyla ilgili durumuna değinen Kılıçaslan, "Çoğu kişiye tutma dediğimiz halde bölge insanımız yine de oruçlarını tutuyorlar. Ama bebeğine zarar gelebilecek durumda olanların uyarılarımıza rağmen oruç tutmaları risklidir. Bu konuda din görevlilerinin bu vatandaşlarımıza gerekli bilgileri vermeleri lazım. Bildiğimiz kadarıyla böyle durumlarda dini açıdan oruç tutulmaması izni vardır.
Özellikle anne sütüne ihtiyaç duyulan ilk 5 ayda annenin mutlaka iyi beslenmesi gerekir. Ve hamile kadınların ilk aylarda bebeğin gelişimi söz konusu olduğu için zayıf düşmemesi gerekiyor." dedi.
Oruç tutan sıhhat bulur
Orucun insan sağlığına olan faydalarına da değinen Kılıçaslan şunları söyledi: ?Yılın 11 ayı bir fabrika işçisi gibi sürekli çalışan insan midesinin ve diğer uzuvlarının oruç sayesinde bir dinlenme ve onarım safhasına geçtiğini söyleyebiliriz. Tıp diliyle açıklarsak şöyle bir durum ortaya çıkıyor. İnsanın detox dediğimiz bir mekanizması var ve vücut bir aylık sürede zararlı toksinleri atabiliyor. Bu açıdan senede bir dahi olsa oruç tutmanın hem sağlık hem uhrevi açıdan faydası inkar edilemez. Ayrıca sosyal olarak da faydası olan orucun, psikolojik hastalıkların tedavisinde de faydasını görüyoruz."
Sahur ve iftarda dikkat edilmesi gereken şeylerin olduğunu söyleyen Kılıçaslan şu tavsiyelerde bulundu: "Denge sağlaması sebebiyle az da olsa bir şeyler yemek için mutlaka sahura kalkılmalıdır. Ramazan ayının yaz sıcaklarına denk gelmesi nedeniyle sahurda karbonhidrat açısından zengin olan şekerli ve unlu ürünlerin fazla tüketilmemesi, daha çok protein açısından zengin olan yumurta, et, balık, yoğurt v.b. ürünlerin daha çok tercih edilmesi gerekir.
İftarda ise benim de uyguladığım bir yöntemi uygulamak çok rahat etmemizi sağlar. Ezan okununca hemen yemeğe başlamamak gerekir. Önce biraz su sonra varsa bir kase çorba içilir. Ana yemekleri ise namaz kıldıktan sonra yemeye başlanmalıdır. Bunun çok önemli bir faydasını gördüm. Zira açlık ve susuzluğun verdiği durumla hemen yemeğe başlandığında hiçbir şeyi dinlemeden belki de çiğnemeden yemek durumunda kalıyor insan. Bu normaldir ama yedikten sonra şişmiş bir karın ve halsizlik üstümüze çöküyor. Bunun önüne geçmek için dediğim şekilde önce namazımızı kılıp öyle ana yemeğe oturmalıyız. Çünkü biraz atıştırdıktan sonra namaza durduğumuz zaman beyine giden açlık hissini insan biraz unutur ve namazdan sonra aşırı yemek yemekten kurtuluruz. Böyle yapıldığı zaman çok daha rahat bir şekilde mide rahatsızlıklarının da önüne geçmiş oluruz. Ayrıca en önemlisi yemeği fazla kaçırdığımız zamanlar da bunu telafi edip rahatlamak için mutlaka teravih namazlarını kılmak gerekir. Hem ibadet hem spor olarak teravih namazlarının çok faydası vardır."