Anadolu´yu Mezopotamya´ya bağlayan Mardin, kalker ve lavlarla örtülü bir dağın yamacında yedi bin yıldır tarihe tanıklık ediyor.
Yüzyıllardır çeşitli kavimlerin uğrak yeri olan kentin adı kimi kaynaklara göre Mardini adlı bir Arap kabilesinden, Bizanslı yazarlara göre de Mardes ya da Süryani dilinde ?Kaleler kenti? anlamındaki Marde´den geliyor.
Müslüman, Süryani, Yezidi, Yahudi, Arap, Kürt, Ermeni gibi birçok farklı din ve etnik kökenle beslenen Mardin günümüzde her ne kadar bu yapısını yitirse de, hala kültürlerin kaynaşma noktası.
Mardin; Türkiye´ye ?Model? oluyor
Mardin´de Türkler, Kürtler ve Araplar yüzyıllardır bir arada yaşıyor. Mardin´de hemen herkes Türkçe, Kürtçe ve Arapça konuşabiliyor. Mardin; Medeniyetlerin kesiştiği, farklı kültürlerin, milletlerin ve inançların barış içinde yaşadığı bir şehirdir. Bu yönüyle Mardin, Türkiye´ye ?Model? oluyor. Mardin´i Mardin yapan da budur.
Mardin evleri
Mardin evlerinin asıl yapı malzemesini taş oluşturmaktadır. Avlu ve teraslara bakan bütün cepheler, tonoz başlangıçlarına kadar iç mekân duvarları, doğu, batı, kuzey cepheleri kesme taştan yapılmıştır. Evlerin bütün mekânlarının döşemeleri taştan yapılmıştır.
Peygamber Efendimizin postası
Peygamber Efendimizin mektuplarını muhataplarına yetiştirdiği için "Peygamber Efendimizin Postası" olarak anılan Şeyh Çabuk lakaplı Abdullah Enes el Cüheyni, Mardin´de yatıyor. Peygamber Efendimizin Postası Şeyh Çabuk (Abdullah Enes el Cüheyni) adına bir cami yaptırılmış. Şeyh Çabuk hazretlerinin medfun olduğu kabir, düz mermerden yapılmış. Bitişiğinde hanımların namaz kıldığı yerin kapısı ana caddeye açılıyor.
Peygamber Efendimizin ayak izi
Artuklular döneminde Kutbeddin İlgazi tarafından Medine´den Mardin´e getirilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed´in (SAV) ayak izi, Sıtti Radviyye Medresesi´nde bulunuyor.