Farklı kültürlerin, dillerin ve dinlerin hoşgörüyle, kardeşçe bir arada yaşadığı Mardin’de, insanların hem hüzünlü gününde hem de mutlu oldukları günde mırra tüketiyor.
Kızıltepe Belediyesi’nin Mardin İl Tanıtım Günleri etkinliğinde açtığı stantta gelen ziyaretçilere mırra ikram ediliyor. Ziyaretçiler mırrayı beğenerek içiyor.
Mırra, Arap coğrafyasına ait ancak ülkemizde de Adana, Şanlıurfa, Mardin gibi illerimizde sıklıkla tüketilen bir kahve. İsmini Arapça acı anlamına gelen "mur" kelimesinden alan mırra isminin hakkını vererek dünyanın en sert kahvelerinden biri olma özelliği taşıyor.
Birkaç kez demlenerek yapılan mırranın yapımı tahmin edebileceğiniz gibi biraz zahmetli. Sadece özel günlerde içilebilen mırranın kendine ait çok farklı bir kültürü de var.
Peki mırra nasıl yapılır?
Mırrayı herkes yapamaz. Mırra yapımını adeta babadan oğula aktarılan bir zanaat gibi düşünebilirsiniz.
Önce çiğ (yeşil) halde bulunan kaliteli kahve çekirdekleri iyice kavruluyor. Sonra ağaçtan yapılmış dibek adı verilen bir havanda çok incelmemesine dikkat edilerek dövülüyor. Ardından "gümgüm" adı verilen büyük bir cezvede 2 saat gibi bir süre boyunca kaynatılıyor. Bu uzun süre sonunda kahve telve kıvamına gelince telvenin üstünde oluşan şerbet adı verilen kalın sıvı süzülüyor ve kahvenin geri kalanı güğüm benzeri "mutbak" adı verilen bir kaba aktarılıyor.
Üzerine tekrar kahve ve su eklenerek yeniden kaynatılıyor ve tüm bu işlemler kahve pekmeze benzer bir kıvama gelene kadar tekrarlanıyor.
Böylelikle uzun süre saklanabilen ve tekrar kullanılabilen mırra hazır oluyor ve şişelere aktarılıyor.