Kızıltepe ilçesinde 1 Eylül Dünya Barış Günü münasebetiyle Barış Derneği bir program düzenledi. Programda barış mesajları verildi.
Kızıltepe ilçesinde kısa bir süre önce kurulan Barış Derneği 1 Eylül Dünya Barış Günü Sebebiyle bir program düzenlendi. Kızıltepe Hububat ticaret merkezinde düzenlenen etkinliğe Barış Derneği yönetim kurulu başkanı Gazeteci-Yazar Barış Aktivisti Cemil Aydoğan, yönetim kurulu üyeleri MTDF ve Hazireciler başkanı Mehmet Şerif Öter, Güneydoğu muhtarlar federasyonu ve Kızıltepe Muhtarlar Derneği Başkanı Hatip Şeran ile MARSİAD Derneği Başkanı ve Mardin Organize Sanayi Derneği Başkanı Nasır Duyan adına vekaleten yönetim kurulu üyesi Abdulnafih Duyan katılırken, basın toplantısını Kızıltepe de görev yapan Ulusal ve Yerel basın mensupları takip etti.
Programda Barış Derneği Başkanı Cemil Aydoğan, bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada 1 Eylül Dünya Barış Gününün anam ve öneminden bahsedildi. Aydoğan Şunları dile getirdi:
?İnsanlığın yaratılışından günümüze kadar Adem ve Havva´nın çocukları olan Kabil´in Habil´i öldürmesi ile beraber insanlık için verilen savaşlar da günümüze kadar devam etmektedir. Evrenin sahibi Allah, her şeyi çift bir denge üzerinde yaratmıştır. Zulüm, şiddet ve diktatörlüğü amaç eden savaşlara karşı insan hakları, barış ve adaleti amaç eden savaşları da alternatif olarak önümüze koymuştur. Bu savaş ve barış seçenekleri de barış savunucularına önemli sorumluluklar yüklemiştir. Yani yanlış anlaşılmasın barış savunucuları sadece arabulucu değildir. Yani bir kartal ile bir civcivin savaşında elbette cesaret ile civcivin yanında yer alacaktır. Yani barışa, insan haklarına, demokrasiye düşman olan bir sisteme karşı, mazlum halkların safında savaşmak zorundadırlar.
İlk çağ dönemin de klasik emperyalist ve sömürgecilik sistemleri vardı. Bu sistemlerin özü bir olan sadece elbise değiştirerek günümüze kadar gelen, modern emperyalist ve modern sömürgecilik olarak dünya genelinde halen varlığını devam ettirmektedir. Bu sistemlerin devam ettiği bir ortamda dünya barışından bahsetmek mümkün değildir.
Sömürüye dayalı kan ve revan üzerinde dünya halklarını birbirlerine kırdırarak hakimiyet kurmak isteyen bu güçlere karşı barıştan yana yeni bir neslin yetişme zorunluluğu vardır. Bu insanlık neslin Allah inancında, kitaplarında, barış ve kardeşliği amaç eden, vicdan muhasebesi ile, beraber ekonomik alanda, sadece doğal bir yaşamı amaç eden, insan hakları barış ve demokrasi kulvarında adaleti rehber yapmak tarihi bir görev olmalıdır.
Biz bu canavar sistemlere karşı, insan emeğine dayalı bir insanlık alternatifini çıkarmadığımız süre zarfında bu sistemlere karşı kanlı savaşlar ile yem olmaya devam edeceğiz. Bu mücadelelere tarihte önderlik yapan kitap sahibi peygamberlere, bu Dünya gerçek anlamda adaleti hayata geçiren 33 yıllık asrı saadet dönemini, inançlı ve devrimci önderlerin teori ve pratiklerini rehber olarak görmek ve çağımızdaki toplumsal sürece uygulamaya çalışmakta vazgeçilmez bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Dünya tarihinde barış ve adalete damgasını vuran, veya bu uğurda şehit olanlar ve yaşayanlardan, efsanevi Pers Kralı Nuşe Revan, Romalı Spartacus, Selçuklu Hükümdarı Alparslan, Ortadoğu halkları önderi ve Eyyubi hükümdarı Selahaddin Eyyubi, Mahatma Gandi gibi şahsiyetlerin manevi huzurunda saygıyla eğilmek ve kainatın sahibi Allah´tan firdevsi cennetini dilemek de bizlere tarihi bir görev olarak düşmektedir.
Tarihi bilen bir barış aktivisti olarak, Ortadoğu tarihi ile ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Tüm uygarlık ve teknolojik yaşamın sürdürüldüğü, tüm kitap sahibi peygamberlerin mücadele tarihleri, bu coğrafyada geçmiştir. Tarihte kim bu coğrafyaya hakim olmuşsa dünyaya hükmetmek istemiştir. Dünyanın herhangi bir coğrafyasında kendini güçlü gören bir krallıkta ilk iş olarak Ortadoğu´yu ele geçirmek istemiştir. Bu özellik ve paylaşım sistemi halen devam etmektedir. Siz zannetmeyin ki DEAŞ gibi melanet, insanlığa düşman, yobaz ve alçak örgütler kendiliğinden ortaya çıkmıştır.
Eskiden olduğu gibi bu örgütlerin kaynağı emperyalist sistemlerin kendileridir. Bu vahşi sistemleri ile Ortadoğu halklarını birbirlerine düşürerek, İslam´ın devrimci ve sosyal olan karakterini ortadan kaldırarak, bu coğrafyanın yeraltı ve yer üstü madenlerini silahlı ve teknolojik sistemleri ile ele geçirerek hakim olma savaşını veriyorlar. Bazı Ortadoğu ülkeleri de bu emperyalist güçlere bilerek veya bilmeyerek uşaklık etmektedir.
Bu sistemleri alt etmek için barış ve demokrasi güçlerinin bir çatı altında bir araya gelmeleri kaçınılmaz bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Veya bu mazlum halklar bir araya gelerek emperyalist ülkelere karşı yeniden bir Selahaddin Eyyubi efsanesini yaratmak zorundadırlar.
Çözüm nasıl olmalıdır?
İç içe halklardan oluşan Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasının bölünmesi mümkün değildir. Ve aynı sınırlar içerisinde bu coğrafyanın bölünmesi de mümkün değildir. Kendi dili, kimlikleri ve demokratik kültürleri ile dünyanın en büyük Kürt şehri olan İstanbul´un yer aldığı bir ülkenin sınırları içerisinde kardeşçe bir arada yaşamanın sağlanmasıdır. Bu talepler hayata geçtikten sonra Yeni bir barış ve demokrasi defteri açılarak, tüm silahlı insanlara bir genel af getirilmelidir. Biz barış savunucuları olarak tüm süreçlere doğru ve vicdani bakmak zorundayız Temennimiz ateşkesi bozan taraflar karşısında, rafa kaldırılan, çözüm sürecinin yeniden hayata geçmesinin sağlanmasıdır.
Bu amaç ve kriterler doğrultusunda 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutluyorum. Ülkemize ve tüm dünya halklarına barış ve hoşgörü getirmesini diliyorum. Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Hepinize En derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.?