Kafasındaki sıvı basıncı arttığı için sol gözünde ani görme kaybı gelişen ve gittiği 3 ilde hastalığının nedeni bulunamayan Mardinli 11 yaşındaki Meryem Unar, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde konulan tanı ve uygulanan tedaviyle yüzde 1'e düşen görme yetisini yeniden kazandı.
Ailesiyle Midyat ilçesinde yaşayan ortaokul öğrencisi Unar, bir dersin sınavındayken sol gözüne silgi gelmesi sonucu bulanık görmeye başladı. Eve döndüğünde durumunu ailesiyle paylaşan Unar, sonradan görme engelli olan ve kızının kendi kaderini yaşamasından korkan babası Fahri Unar tarafından hemen hastaneye götürüldü. Görme kaybının alınan darbeye bağlı travmadan kaynaklandığı düşünülse de Mardin'in ardından Batman ve Diyarbakır'daki hastanelere sevk edilen Meryem'e yapılan tetkiklerden bir sonuç alınamadı.
Baba Unar, kızına tanı konulamayınca yardım talebi için irtibata geçtiği Sağlık Bakanlığınca İstanbul'daki Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne yönlendirildi. Burada Çocuk Nörolojisi Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. İhsan Kafadar'ın muayene ettiği Meryem, sol gözündeki ani görme kaybının teşhisi için çeşitli göz ve nöroloji tetkiklerinden geçirildi. Bu incelemelerden bir sonuç alınamayınca, doktorlar durumun kafa içi basıncın artmasıyla gelişen ve tıpta "benign intrakraniyal hipertansiyon" olarak adlandırılan hastalık nedeniyle oluşabileceği ihtimalini değerlendirdi. Tanı için belinden sıvı alınan Unar'ın sol gözündeki görme kaybına bunun yol açtığı anlaşıldı. Tedavi sonrası Unar'ın yüzde 1 gören sol gözü, kısa sürede yeniden yüzde 100 görme seviyesine ulaştı.
- Meryem'in kafasındaki sıvı basıncı 2,5 kat yüksekti
Çocuk Nörolojisi Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. İhsan Kafadar, Meryem hastanelerine başvurduğunda, gözündeki sağlık sorunu için başka şehirlerdeki sağlık kuruluşlarında yapılan MR ve laboratuvar tetkiklerini incelediklerini ve sonuçlarda herhangi bir olumsuzluğa rastlamadıklarını söyledi.
Kafadar, hastanın, babasının da belli bir yaştan sonra görme yetisini kaybetmesi, ani görme kaybıyla karşılaşması gibi öyküleri ile ebeveyninin kızının göz travması yaşadığını belirtmesi üzerine, fark edilmeyen kornea ya da lens hasarı, göz arkasındaki ağ tabakada, sinir tabakasında, göz sinirinde ya da beyinde bir sorun olup olmadığını tek tek araştırdıklarını anlattı.
Bu tarz hastalara çabuk müdahale yapılmadığında görme yetisinin tamamen kaybolabileceğine dikkati çeken Kafadar, kendilerinin de bu incelemeleri mümkün olduğu kadar hızlı gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Prof. Dr. Kafadar, yaptıkları bu araştırmalarda da bir probleme rastlamadıklarında, "benign intrakraniyal hipertansiyon" hastalığından şüphelendiklerinden bahsederek, bu rahatsızlığa ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kafatasının içinde beyin, kan ve beyin sıvısı var. Bu da belli bir basınç oluşturur. Eğer ki beynin içinde yer kaplayıcı lezyon olmadan buradaki basınç artarsa bu 'iyi huylu intrakraniyal hipertansiyon' olarak adlandırılır. Ortalama 20 santimetre su gibi bir basınç değeri vardır. Çocukluk yaş grubuna göre değerleri değişebilir. Bu değerin üzerinde olması, beynin içindeki sıvısal basıncın arttığını düşündürür. Bizim çocuğumuzdaki ölçümümüzde de bu neredeyse 2,5 kat yüksek yani 55 santimetre su gibi çıktı. Bu sık görülen bir hastalık değil. Genellikle kilolu bayanlarda, hızlı kilo alan insanlarda karşılaştığımız bir şey. Erişkinlerde karşımıza çıkma oranı aşağı yukarı 100 binde 0,9 ila 3 arasında. Çocuklarda ise 100 binde 0,6 ila 0,7 arasında. Örneğin; İstanbul gibi 20 milyonluk bir şehirde, aşağı yukarı 1200-1300 böyle vaka olabilir."
Hastanın belinden aldıkları su ile kafa içindeki sıvı basıncı düşürdüklerini, bu işlem sayesinde tanı koyarak tedaviye başladıklarını aktaran Kafadar, "Çocuğumuz (tedavinin başlangıcını) takip eden 24-36 saat içinde görme yetisine tekrar kavuştu. Görme oranı yüzde 1 ve daha azdı. Şu an tam görüyor." dedi.
Prof. Dr. İhsan Kafadar, Meryem Unar'ın hastalığın tekrar ortaya çıkma ihtimaline karşın bundan sonra kontrollerini yaptırması gerekeceğini ancak artık sorunun kaynağını bildikleri için kontrol ve takiplerin kolay olacağını kaydetti.
- Glokomdan gözünü kaybeden baba, kızı adına korku yaşadı Baba Fahri Unar da kızının kendilerine okulda gözüne silgi geldikten sonra görmemeye başladığını anlattığını dile getirdi.
Bunun üzerine kızını özel sağlık kuruluşları da dahil birçok hastaneye götürdüğünü aktaran Unar, "Hiçbir teşhis konulamadı. Ben de sonr
adan gözümü kaybettiğim için tedirgin oldum. Hemen Bakanlıkla irtibata geçtim. Bu süreçte başından beri hep yanımızda oldular. Onlar da gerek hastaneyle gerek Sayın İhsan Bey'le irtibata geçtiler. Bizi yönlendirdiler, buraya getirdik." ifadelerini kullandı.
Unar, kızı Meryem'in daha önce göz ile alakalı herhangi bir sağlık problemi yaşamadığından bahsederek, "(Bu süreçte) Sadece yüzde 1 görüyordu. Hiçbir şeyi seçemiyordu. Ben de yaklaşık 10 yıl önce gözümü kaybettim, glokomum vardı. Bir anda tansiyonum yükseldi, retina deformasyonu oldu. Ameliyat sonrası yavaş yavaş görmemi yitirdim. O yüzden korktum." dedi.
Kızını doğru bir yere, doğru bir doktora getirdiklerini söyleyen Unar, kısa sürede kızının gözü yine yüzde 100 gördüğü için çok mutlu ve müteşekkir olduklarını vurguladı.
- Meryem, "bu güzel doğayı" yeniden gördüğü için mutlu
Meryem Unar ise normalde gözünün çok iyi gördüğünü ancak okulda yaşadığı durum sonrası önce bulanık gören ve yanma hissiyatı oluşan gözünün sonradan görmemeye başladığını anlattı.
Babasıyla gittikleri hastaneden Batman'a sevk edildiklerini, orada da birkaç hastane gezdiklerini, ardından Mardin ve Diyarbakır'a yönlendirildiklerini söyleyen Unar, son olarak babasının kendisini İstanbul'a getirdiğinden bahsetti.
Unar, burada uygulanan tedavi ile gözünün yeniden görmeye başladığını anımsatarak, "Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Çok korkmuştum bir daha hiçbir yeri, bu güzel doğayı göremeyeceğim diye. Herkese çok teşekkür ederim." ifadeleriyle duygularını paylaştı.
Derslerinden geri kalmaması için hastane sınıfında öğrenimine devam eden Unar, öğretmenlerle 6. sınıf ders konularını işlediklerini, canı sıkıldığında ise beraber oyun oynadıklarını ya da resim çizdiklerini kaydetti. AA