FARAÇ ÇOBANOĞLU / KÖŞE YAZISI
Katar’da düzenlenen FİFA 2022 Dünya Futbol Şampiyonası Arjantin’in, finalde son dünya şampiyonu olan Fransa’yı penaltılarda yenerek dünya kupasını kazanmasıyla son buldu. Bu şampiyonada elbette dikkkate değer bazı ayrıntılar da vardır. Bunları tek tek sıralamak mümkün değildir ama bu şampiyonaya damgasını vuran ‘Messi ve arkadaşları’ isim tamlaması oldu. Final maçı bile tek başına farklı hikayelere konu olabilecek özelliğiyle dünya futbol tarihine yazıldı bile. Bu kupada Arjantin’in hikayesi farklı oldu ve bu ülke neredeyse futbolseverlerin çoğunluğunun sempatisini kazandı, belki Avrupa anakıtası hariç.
Arjantin’in yanında Fas da oynadığı futbolla taraflı-tarafsız futbol severlerin takdirini kazandı, hatta son vuruşlarında biraz daha yaratıcı olsaydı finalist bile olabilirdi. Fas’ın çıkışını Müslüman futbol severleri neredeyse birleştirmiş, bu anlamda herkes kendini Fas’ta bulabiliyordu. Ama unutulmamalıdır ki futbol bir oyun ve sonucu sahada belli olur.
Tabi Fas kaybedince final şansını, taraftarların çoğu Arjantin’i desteklemeye başladı. Bu şampiyonada ve hatta final maçında da görüldüğü gibi, saha dışındaki yansımalarını dikkate alarak konuşacak olursak futbol ezen ve ezilen ulusun mücadelesine sahne oldu bir anlamda. Ama final maçının ikinci yarısına bakılacak olursa, Fransız milli takımının oyuncuları kaleciHugo Lloris hariç hepsi siyahi idi, yani köken olarak sömürge ulusların bir karması idi takım.
Kısaca Arjantin…
Afrika ülkelerinin çoğu gibi Arjantin de Avrupa ülkelerinin sömürgesi oldu. Bu coğrafyada insan izleri M.Ö 10 bin yıllarına kadar gider. Güney Amerika kıtası 15. yüzyıldan itibaren Avrupalı sömürge güçleri tarafından işgal edilmeye başlanır, Arjantin topraklarına yönelik ilk İspanyol saldırıları 1516’da Plate Nehri kıyılarını ve ardından 1536’da bugünkü başkent Buenos Aires’e yapılır.18. Yüzyıl sonlarına kadar İspanyol sömürgeciliği bölgede hüküm sürer.
19. yüzyılın başlarında, kıtadaki diğer bölgelerde olduğu gibi Arjantin’de de bağımsızlık hareketleri baş göstermiş ve bu mücadele sonunda, 9 Temmuz 1816’da, Buenos Aires’te “Rio de la Plata Birleşik Eyaletleri” adıyla kurulan yeni devletin bağımsızlığı ilan edilmiş ve Arjantin ulus-devleti bundan sonra süren çalkantılı dönemle beraber vücut bulmuştur.
Avrupa’da yaşanan ekonomik daralma ve ham madde ihtiyacı, zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip, tarımsal faaliyetler açısından elverişli Arjantin’i 1870’li yıllardan itibaren yeni bir göç merkezi hâline getirmiştir. Göçler özellikle 1. Dünya Savaşı’ndan sonra da yoğun biçimde devam etmiş, yeni yatırımlarla 1930’lara gelindiğinde Arjantin dünyanın en zengin devletlerinden biri olmuştur.
Arjantin 1930’lardan 1970’lere kadar ordunun yönetime el koymasıyla askeri darbelerle yönetilmiştir ağırlıklı olarak. Türkiye ile ilişkileri 1990’lardan sonra geliştiren Arjantin’in resmi ve anadili yüzde 97 oranda İspanyolcadır.
İşte bu tarihi sömürgecilik anlayışından dolayı gerek Afrika gerekse Güney Amerika halkları sporda Avrupa zihniyetine kafa tutmak istemektedir. Afrika halkları atletizm alanında, Güney Amerika halkları ise futbol alanında Avrupa’nın karizmasını çizmeyi başarmıştır çoğunlukla. Bugün Arjantin’in yaptığı gibi.
Bir Çok Yıldızın Son Turnuvası Oldu
FİFA 2022 Dünya Futbol şampiyonası birçok yıldızın artık sahalara veda edeceği bir şampiyona oldu. Bunların başında Cristiano Ronaldo ve Luka Modric gelmektedir. Her iki futbol yıldızı da büyük üzüntülere boğularak turnuvaya veda etti. Hele Ronaldo’nun stad koridorundaki ağlaması hep hatırlanacaktır futbolseverler tarafından. Yine Fransız golcü OlivierGiroud final maçında söndü, gitti. Şüphesiz bu şampiyona LionelMessi için de son şampiyona olacaktır ama Messi ve arkadaşları Arjantin’i üçüncü defa dünya şampiyonu yaptı ve bu şekilde adlarını tarihe yazdılar. 1978’de Arjantin ilk defa dünya şampiyonu olduğu kadronun 10 numaralı ismi olan MarioKempesde Katar’daydı ve sahadaki 10 numara olan Messi’ye hep şampiyon ruhunu anımsattı. Başka bir ifadeyle Messi ve yoldaşları tribündeki kempes ve mezardaki Maradona’nın verdiği ruh ve güçle mücadele ettiler.
Evet dünya kupası netice itibarıyla bir çok yıldızın kaymasına sahne olurken bir çok genç yıldızın doğabileceği müjdesini de verdi. Tam adı KylianSanmiMbappéLottin olan futbolseverlerin deyişiyle Embappeeee, şampiyonada hem gol kralı oldu hem final maçında attığı üç golle Had Trick yapan futbolcu olarak tarihe geçti, yıldızı daha da parladı. Yine Arjantin ve Fransa milli takımında oynayan genç oyuncular elbette yıldız adayları arasındadır.
Final Maçı, Duyguların Sıkça Değiştiği Bir Maç oldu
Bir arkadaşım bana bir mesaj attı. Birinci dünya savaşı sırasında Hilal-i Ahmer (Kızılay)in Buenos Aires temsilciliği Arjantin’de yardım toplamış ve Anadolu’ya göndermiş. Evet işte böyle tarihsel bir not varmış elbette bu notlar uluslar arasında tarihsel bağların oluşumuna yol açar. Bağımsızlığa düşkün milletler birbirleriyle duygusal anlamda bağlar oluştururlar. Bu anlamda final maçında neredeyse Türkiye’nin tamamı Arjantin’in kupayı kazanmasını istiyordu.
İşte bu final maçında kupayı Arjantin aldı derken, dk 80’i gösteriyordu, Fransa kazandığı penaltı ile skoru 2-1’e getirdi, hemen ardında ikinci gol geldi ve iş uzatmalara gitti. 110’da Arjantin 3-2 öne geçince tamam kupa Arjantin’in artık dendi ama Fransa bir penaltı daha kazandı ve skor 3-3 oldu. İş penaltılara kaldı.
Evet bütün ‘git-gel’ler ekran başında maçı seyreden futbolseverlerin duygularının sıkça değişmesine neden oluyordu. Bu final maçı umut ve hemen umutsuzluğa düşme ya da sevinç ve üzüntünün kısa sürede birarada yaşanması özelliğiyle tarihe geçti.
Şampiyonaya Suudi Arabistan yenilgisinin yol açtığı kâbusla başlayan Arjantin, duygu ağırlıklı bir takım ve oyun anlayışı ile ama umudunu yitirmeden gruptaki ikinci maçına çıkmıştı. Herkes merak ediyordu: Acaba Messi ve arkadaşları ne yapacak, neler yapacak? Oyun anlayışları duygusal olmaktan uzak sabırlı ve mantıklı bir oyun anlayışı ile maçlara devam ettiler. Final maçında da aynı tarzda bir oyun ortaya koydular ve ilk 80 dakikada Fransızları sahaya gömdüler. Eğer üçüncü gol bulabilselerdi maç uzatmalara gitmezdi. Maçı izlerken hep düşündüm, iç geçirdim: Eğer Arjantin defansı hata yapmasa kupayı alacak. Ama son on dakikada iki hata yapan defans Fransızları umuda boğdu.
Karşılaşmanın hakemi için de birkaç söz sarf edecek olursak; iyi bir yönetim gösterdi. Etki altında kalmadan gördüğüne düdük çaldı ve genel anlamda pozisyonları da iyi gördü hakem. bu yönüyle seyirciyi hem tribünde hem ekran başında öfkelendirecek bir yönetim göstermedi.
Ve tabiki zaferin ardından ülkenin milli dansı TANGO!
Saygıyla…