Güvenli Gıdanın hayat kurtardığını söyleyen Muhammed Aslan, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu`nda Aralık 2018 tarihinde alınan kararla 7 Haziran, “Dünya Gıda Güvenliği Günü” olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede beşincisini kutladığımız bu günde, insan sağlığı için güvenli gıdanın önemini vurgulayan etkinlik ve toplantılar gerçekleştirilmektedir. Tüm ülkelerde gerçekleştirilen etkinlikler, gıda güvenliğinin tesis edilmesine yönelik farkındalık oluşturmayı ve tükettiğimiz gıdaların daha güvenilir olmasını sağlama konusundaki çabaları güçlendirmeyi amaçlamaktadır.” dedi.
Son yıllarda gıda güvenliği alanında önemli gelişmeler olmasına rağmen, gıda kaynaklı hastalıklara sıkça rastlanıldığını belirten Aslan, “Dünya’da her yıl 10 kişiden biri, güvenli olmayan gıda tüketimine bağlı olarak hastalanmakta, hatta hayatını kaybetmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her gün 340 çocuk gıda kaynaklı önlenebilir hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir. İshalden kansere 200 farklı hastalık güvenilir olmayan gıda tüketimine bağlı olarak görülmektedir. Oysa kanser ve benzeri hastalıkların tedavisi için harcanan bütçeler, güvenli gıda üretmenin maliyetinden kat be kat fazladır.
Dünyada yılda her on kişiden birini etkileyen gıda kaynaklı hastalıkların önlenmesinde tükettiklerimizin güvenli olmasını sağlayan yasal uygulamaların önemi artarak devam etmektedir. Hükümetler ve kamu yetkilileri, hepimizin güvenilir ve besleyici gıdalar tüketmemizi garanti etmede kritik bir rol oynamaktadır. Uygun gıda yönetmelikleri kapsamında, gıda sektöründeki tüm paydaşlar, üretim zincirinin tüm süreçlerinde riskleri yönetmek ve önemsemek zorundadır.
Hükümetler herkes için güvenilir ve besleyici gıda sağlamalıdır.” şeklinde konuştu.
Aslan, “Covid-19 pandemi sürecinde tedarik sorunlarına bağlı olarak artan gıda fiyatları, pandeminin ortadan kalkması ve normalleşme ile düşüş eğilimi göstermektedir. Ancak ülkemizde uygulanan yanlış ekonomik politikaların sebep olduğu enflasyon ve fiyat artışları, güvenli gıdaya ulaşımı zorlaştırmakta ve bazı gelir grupları için imkansız hale getirmektedir. Yanlış tarım politikaları sonucunda Türkiye, dışa bağımlı hale gelmiş ve gıda egemenliğini kaybetme noktasına gelmiştir. Yüksek enflasyonun yarattığı adaletsiz gelir dağılımı ile satın alma gücü azalan ve yoksullaşan emekçi ve dar gelirli gruplar, ucuz gıdaya yönelmektedir. Yine bu ortamda, merdiven altı işletmelerin sayısı artmakta ve engellenememektedir. Maliyet endişesi ile üreticiler, kalite düşürme ve gıda güvenliği sistemi kurmadan üretim yapmayı tercih etmektedir. Bu yüzden tüketici güvenli olmayan, besin değeri düşük, sağlık riski yüksek gıdaya mahkum edilmektedir. Yetersiz ve düzensiz olsa da, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan taklit ve tağşiş listelerinin uzun olması da Türkiye’de gıdanın güvenli olduğu konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. Bu listeler aynı zamanda, devletin gıda denetimi görevini yeterince yapamadığını da göstermektedir. Önümüzdeki süreçte taklit ve tağşiş listelerinde artış olması kaçınılmaz olacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığının denetimleri etkin bir şekilde yapması öncelikli zorunluluktur.” ” açıklamasını yaptı.
Aslan sözlerini şöyle sürdürdü: “28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi ile başlayan yeni dönemde, yıllardır sürdürülen yanlış politikaların bırakılması ve rasyonel, bilime dayalı politikaların oluşturulması en büyük beklentimizdir. Kamu yöneticileri, sağlıklı toplum için gıda güvenliğinin öneminin farkına varmalı, bir an önce etkin denetleme, düzenleme ve kontrol görevlerini yapmak üzere alt yapısını ve insan kaynağını nicel ve nitel olarak artırmalıdır. Kamu otoritesi, kalkınma ajansları, ticari örgütler, sivil toplum kuruluşları, tüketici ve üretici grupları, akademik ve araştırma kurumları ve özel sektör kuruluşları gıda güvenliği konularında birlikte çalışmalı, güvenli gıda için biraraya gelmelidir.
Bu doğrultuda gerek özel sektörde ve gerek kamuda görevli meslektaşlarımızın, gıda güvenliğinin vazgeçilmez bir parçası olduğu göz önüne alınmalı, gıda mühendislerinin tarladan çatala tüm süreçlerde etkin biçimde yer alması sağlanmalıdır. Özellikle “Gıda Mühendisi” istihdam edemeyecek ölçekteki küçük gıda işletmelerinin, teknik ve hijyen konusunda destek alabilmeleri amacıyla, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı`na önerilen “Yetkilendirilmiş Gıda Danışmanı” sistemi hayata geçirilmelidir. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Mardin İl Temsilciliği olarak toplumsal sorumluluğumuz gereği başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere konunun bütün paydaşları ile işbirliği yapmaya ve sorunların çözümüne dair üzerimize düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz. Güvenli gıda toplum sağlığını korur.”