Mardin Kızıltepe Hububat Ticaret Merkezi Başkanı, tarımın ne olduğunu bilmeyen ve tarım ürünlerinin ihraç edildiği ülkelerden artık ithal edilmeye başlandığını belirtti.
Mardin Kızıltepe Hububat Ticaret Merkezi ve Hububatçılar Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, dış ülkelerden yapılan gıda ithalatı hakkında İLKHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Tarımın ne olduğunu bilmeyen ve kendilerinin ihraç ettikleri ülkelerden artık gıda ürünlerini ithal etmeye başladıklarına dikkat çeken Öter, bunun milli servet olan tarıma büyük zararın söz konusu olduğunu söyledi.
Türkiye´nin Kanada´yı mercimekle tanıştırdığına vurgu yapan Öter, şimdi ise yılda 270 bin ile 400 bin ton arası Kanada´dan mercimek ithal edildiğine dikkat çekti.
Osmanlı İmparatorluğunun çöküş nedenlerinden bir tanesinin de o dönemin emperyalist itilaf devletlerinin ithalat pazarı haline gelmiş olmasından kaynaklandığını belirten Öter, Osmanlı İmparatorluğunun üretemediği için ekonomik olarak büyük darbe aldığını söyledi.
"Tarımın ne olduğunu bilmeyen ülkelerden gıda ürünlerini ithal etmeye başladık"
Öter, "Özellikle tarım ürünleri ithalatı, bugün ülkemizde dünyanın en verimli topraklara sahip olduğumuz bir coğrafyada biz kalkıp daha birkaç yıl öncesine kadar tarımın ne olduğunu bilmeyen ülkelerden, hemen hemen tükettiğimiz bütün gıda maddeleri, buğday, tütün, fasulye, nohut ve barbunya ve kırmızı mercimeğe kadar baklagillerin hepsini ithal etmeye başladık. Bu da ülkenin geleceği açısından ve tarımla iştigal eden çiftçilerimiz, velinimetimiz milli servetimiz tarıma gelecekte büyük olumsuzlukları ve zararları söz konusudur. Ülkemizin geleceğini düşündüğümüz, endişe ettiğimiz için ve buna bir an önce bir çözüm bulunması için bunu sürekli dile getiriyoruz." dedi.
"Buğdayın anavatanı olmamıza rağmen Rusya´dan, Fransa´dan, Kazakistan´dan, Kanada´dan buğday alıyoruz"
Mezopotamya´nın uçsuz bucaksız en verimli en bereketli coğrafyasında olduklarını ifade eden Öter, açıklamasına şöyle devam etti: "12 bin 500 yıl önce buğdayın keşfedildiği anavatanı Karacadağ, bu bölge olan bu topraklara sahipken, bugün Rusya´dan, Fransa´dan, Kazakistan´dan, Kanada´dan buğday alıyoruz. Kanada 1980´lerin sonlarına doğru bizim mercimekle tanıştı. Ne olduğunu da bilmiyordu, deneme için aldı. Bugün yılda 270 bin ton ile 400 bin ton arası bize kırmızı mercimek satıyor. Bize sattığı kırmızı mercimek ise uzmanların deyimiyle hibritlidir. Bizim bu coğrafyada yetişen ürünlerin lezzetli, vitaminli, proteinli olmasının nedeni Cenab-ı Allah´ın bu topraklara lütfettiği 4 iklimin yaşanmasıdır. Mercimeğimiz Cenab-ı Allah´ın güneşiyle kuruyor, vitamini alıyor, 10 yıl kalsa da bozulmuyor. Kanada ise ılımlı bir ülkedir, mercimek az olgunlaşıyor, kurumuyor. Kuruması için kanserojen içeren bitkiyi kurutan bir ilaç atıyorlar ve kurutuyorlar. Ve ne yazık ki bu mercimekler ülkemize geliyor ve bazı açıkgözler denetimsizlik mi, göz yumma mı bilemiyorum, yerli ürün adı altında satılıyor. Ve en önemlisi vatandaşımız bilmeden tüketiyor ve kandırılıyor. Bununla milli ekonomimiz darbe yiyor, tarımımız hak ettiği üretimi veremiyor. Çiftçilerimiz büyük bir mağduriyet yaşıyor. Bundan sadece birkaç ithalatçı kazançlı çıkıyor."
"Sanayi gelişmediği için iyi ürün veren soya fasulyesi üretimi geriledi"
Soya fasulyesinin bundan yaklaşık 20-25 yıl önce ülkeye geldiğini, çiftçilerin çok da iyi bir verim elde ettiklerini söyleyen Öter, "Azot içeren, suni gübreye ihtiyaç duyulmayan, çok fazla suya da ihtiyacı yok ama soya fasulyesi geriledi. Çünkü buna bağlı sanayi gelişmedi, ona bağlı sanayinin gelişmesi gerekiyordu. Bir ülke kendi üretimini değerlendirmez, geliştirmezse onunla ilgili teknoloji olsun, çiftçi eğitimi olsun diğer tüm alanlarda onunla ilgili girdilerin hepsi profesyonel ve uygun bir hale getirilmediği zaman böyle dışarıya bağlı olduğumuzda Allah korusun tarih kitaplarına baktığımızda Osmanlı İmparatorluğunun çöküş nedenlerinden bir tanesi de o dönemin emperyalist itilaf devletlerinin ithalat pazarı haline gelmiş olmasıydı. Üretemediği için Osmanlı İmparatorluğu ekonomik olarak büyük darbe aldı." diye uyardı.
"Yoksulluğun olduğu yerde huzursuzluk başlıyor"
"Bizim kendi üretimimiz varken, bu topraklarda yeterince buğday üretilirken, bırakın kendi ihtiyacımızı, bir ülkeyi daha doyuracak kapasitemiz varken, biz dışarıdan getiriyoruz" diyerek devam eden Öter, "Dövizimiz gidiyor. Biz Suudi Arabistan, İran, Irak gibi petrol ülkesi değiliz. Avrupa kendi sanayisini oluşturmuş. Bugün elde ettiği bilgiyle teknoloji, telekomünikasyon her icat Batınındır. Biz zamanında bunu yapamadık. Şimdi bizim elimizde kalan milli servet olarak sahip çıkmamız gereken bu topraktır. Çiftçiye 2007 yılında, bundan 11 yıl önce buğdayda 5 kuruş destek verildi, hala o 5 kuruşluk destek devam ediyor. Bir an önce çiftçiye sahip çıkılması gerekiyor, çünkü dışarıdan ürün getirilirse olmuyor. Bizim ülke olarak kazancımız üretimdir. Bunlar da ithalatla darbe alırsa yarın öbür gün tekrar IMF´nin kapısını çalacak duruma geleceğiz. Çünkü dövizimiz dışarı gidecek, cari açığımız artacak, işsizlik olacak hem ekonomi darbe yiyecek hem de soysal alandaki huzursuzluklar da baş gösterebilir. Çünkü yoksulluğun olduğu bir yerde huzursuzluk başlıyor. Bir ülke kendi üretimini yapamıyorsa parasını dışarı veriyorsa bu çok vahim bir durumdur." diye belirtti.
Öter, son olarak yetkililere çağrıda bulunarak, şunları söyledi: "Sayın yetkililerimize çağrıda bulunuyorum. Bu konuyla ilgilendiğimiz için şu sonuca da vardık. Tarım ve hayvancılık, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgi alanıdır. Tarımla ilgili kendisi karar vermesi gerekirken, Ekonomi Bakanı nasıl bir araştırma kendilerine ulaşıyorsa örneğin ´kırmızı mercimek fiyatı yükselirse enflasyon yükselebilir´ diyor. Hâlbuki 5 nüfuslu olan bir aileye 10 kilo mercimek 12 ay boyunca yeter. Nasıl enflasyonu yükseltecekse bilmiyorum. Muhtemelen birkaç açıkgöz ithalat lobisi böyle bir rapor sunuyor ve hemen ekonomi bakanımız orada nohut ve diğer ürünlerle ilgili tarım bakanına bir yazı gönderiyor, işte şu ürünlerle ilgili ithalatın önünün açılması ve gümrüklerin indirilmesi veya sıfırlanması, enflasyonun yükselmemesi yönünde. Oysa o kararı tarım bakanının vermesi gerekiyor. Bir tarafta geçici bir enflasyona küçük yarım noktalara bakacaksın, ama öbür taraftan burada ekonomiye büyük darbe vuracaksın! İşsizlik olacak ve kendi topraklarını verimsiz hale getireceksin. Lütfen sahaya yetkin, ülkesini seven, vicdanlı insanlar gelsin. Bununla ilgili doğru raporlar tarım bakanımıza, başbakanımıza, cumhurbaşkanımıza tüm yetkililere ulaştırılsın." (